ULUSLARARASI NAFAKA TAHSİLİ
İŞTİRAK NAFAKASI VE DİĞER AİLE NAFAKA TÜRLERİNİN
ULUSLARARASI TAHSİLİNE İLİŞKİN
LAHEY SÖZLEŞMESİ
1- Sözleşmenin Amacı Nedir?
2007 tarihli La Haye Tahsil Sözleşmesi, iştirak nafakası başta olmak üzere, yoksulluk nafakası ve diğer nafaka türlerinin yabancı ülkelerde tahsilini kolaylaştırmak amacıyla akdedilmiştir. La Haye Tahsil Sözleşmesi, 1956 tarihli New York Sözleşmesinden farklı olarak, sadece nafaka alacaklarının tahsilini değil, aynı zamanda nafakaya ilişkin kararların tanıması ve tenfizi usullerini de içermektedir.
Sözleşmenin amacı, sözleşmenin 1. maddesinde düzenlenmiştir;
- Taraf devletlerin makamları arasında kapsamlı bir işbirliği sistemi kurmak
- Taraf devletlerde nafaka kararlarının tesis edilmesi ve bu kararlarda değişiklik yapılması konusunda elverişli uygulamalar yaratmak
- Nafaka kararlarının taraf devletlerde hızlı ve basit bir usule tâbi olarak tanınması ve tenfizini sağlamak
- Nafaka kararlarının hızlı bir şekilde icra edilebilmesi için etkin önlemler alarak, çocuk nafakası ve diğer aile nafaka türlerinin etkin bir şekilde uluslararası tahsilini sağlamaktır.
2- Nafaka Alacağının Tahsili İçin İdari Süreç Nasıl İşlemektedir?
- a) Merkezi Makam Tayin Edilmesi
İdari işbirliği sistemi kapsamında, sözleşmenin 4. maddesinin birinci fıkrasına göre, sözleşmenin tarafı olan her devlet, sözleşme tarafından verilen görevleri yerine getirmesi için birer merkezi makam tayin etmekle yükümlüdür. Türkiye, merkezi makam olarak, Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’nü tayin etmiştir.
- b) Merkezi Makamın Görevleri
Merkezi makamların genel görevi sözleşmenin 5. maddesinde düzenlenmiştir; taraf olan devletlerarasında işbirliği yapmak ve diğer taraf devletlerdeki merkezi makamları sözleşmenin uygulanması için teşvik etmektir.
Merkezi makamların özel görevleri ise sözleşmenin 6. maddesinde düzenlenmiştir; başvuruları alma, iletme, usuli işlemleri başlatma ve başvurulara ilişkin yardım sağlama yükümlülüğüdür.
- c) Merkezi Makamlar Aracılığıyla Yapılan Başvurular
Sözleşme kapsamında, merkezi makamlar aracılığıyla yapılan başvuru ile talep edilen devletin yetkili makamlarına doğrudan yapılan başvuru olmak üzere iki başvuru yolunun varlığından söz edilebilir.
Sözleşmeye göre nafakaların tahsili konusunda asıl başvuru yolu merkezi makamlar aracılığıyla yapılmasıdır. Bu yola ilişkin olarak, nafakaya dair başvuru, talepte bulunan kişinin ikamet ettiği sözleşme tarafı olan devletin merkezi makamı aracılığıyla talepte bulunulan devletin merkezi makamına yapılmaktadır. Nafaka alacaklısı, ikamet ettiği devletin merkezi makamına başvurarak talebini gerçekleştirir. Nafaka alacaklısının ikamet ettiği devletin merkezi makamı, başvuruyu alarak borçlunun bulunduğu devletin merkezi makamına iletir.
Merkezi makamlar aracılığıyla başvuruda bulunabilmek için yapılacak olan nafakaya ilişkin başvurunun, sözleşmenin 10. maddesinin kapsamına girmesi gerekmektedir. Buna göre;
- bir kararın tanınması veya tanınma-tenfizi,
- talep edilen devlette verilen veya tanınan bir kararın yerine getirilmesini,
- soy bağının belirlenmesinin gerekli olduğu haller de dahil olmak üzere, hiçbir mevcut kararın bulunmadığı durumlarda talep edilen devlette bir kararın verilmesi,
- talepte bulunulan devlette bir kararın tanınması ve tenfizi,
- talep edilen devlette verilen bir kararın değiştirilmesi veya
- talep edilen devlet dışında başka bir devlette verilen bir kararın değiştirilmesi hakkındaki başvurular, merkezi makamlar aracılığı ile yapılabilmektedir.
- d) Doğrudan Başvurular
Başvuru sahibinin merkezi makamların aracılığına başvurmadan, talep edilen devletin yetkili bir makamına doğrudan başvuru yapması şeklinde ortaya çıkan bir yol daha kabul edilmiştir. Yetkili makamdan kasıt, talep edilen devlette bulunan ve o devlet tarafından yetkilendirilmiş mahkeme, idari organ veya diğer devlet kurumlarıdır.
3- Nafaka Kararlarının Tanınması ve Tenfizi İçin Gerekli Şartlar Nelerdir?
Sözleşmenin 20. maddesinin birinci fıkrasında, sözleşme tarafı olan devlette verilen bir kararın hangi durumlarda sözleşme tarafı olan diğer devletlerde tanınıp tenfiz edileceği düzenleme altına alınmış ve şu şekilde sıralanmıştır;
- Davalının mutad meskeninin nafaka talep edildiği sırada kararın verildiği (menşe) devlette bulunması
- Davalının kararı veren makamın yetkisini açıkça ya da örtülü olarak kabul etmiş olması
- Nafaka alacaklısının mutad meskeninin nafaka talep edildiği sırada kararın verildiği devlette bulunması
- Davalının kararın verildiği devlette çocukla birlikte yaşamış veya orada yerleşerek çocuğa bakmış olması şartıyla, nafaka alacaklısı çocuğun mutad meskeninin nafaka talep edildiği sırada kararın verildiği devlette bulunması
- Çocuğa karşı nafaka yükümlülüğü hariç olmak üzere, tarafların yetki konusunda bir anlaşma yapmış olmaları
- Nafaka kararının, sadece tarafların vatandaşlığına bağlı olarak yetki kazanmamış olan ve kişilerin şahsi statüleri ile ebeveyn sorumluluğuna ilişkin konularda yetkili makamlar tarafından verilmiş olması
4- Tanıma ve Tenfiz Usulü Nedir?
Sözleşmede nafaka kararı içeren hükümlerin tanınması ve tenfizi için kayıt/ilan yolu ile tenfiz ve alternatif usul olmak üzere iki yöntem öngörülmüştür. Sözleşmeye taraf olan devletlere, beyanda bulunarak madde 24’te düzenlenen alternatif usulü seçme yolu tanınmış olup Türkiye de sözleşmedeki bu hakkı kullanarak alternatif tenfiz usulünü düzenleyen 24. maddeyi tercih etmiştir.
- a) Kayıt veya İlan Usulü
Nafaka alacaklısı, nafaka kararının tanınması ve tenfizi başvurusu yaptığında merkezi makamlar tarafından öncelikle kararın icra edilir olup olmadığı araştırılır. Buna göre karar, kamu düzenine aykırılık teşkil ediyorsa merkezi makam tarafından red kararı verilecektir. İşbu karara ilişkin itiraz ve temyiz yolu açıktır. Kararın icra edilebilir olduğu yönünde değerlendirme yapıldığı takdirde ilgili makama iletmekle yükümlüdür.
- b) Alternatif Usul
Türkiye’nin de kabul ettiğini beyan ettiği bu usulde ise merkezi makam, kayıt/ilan usulündeki gibi kararın kamu düzenine aykırı olup olmadığı yönünde bir değerlendirme yapmadan başvuruyu yetkili makama iletmektedir. Yetkili makam, talep edilen devletin aynı zamanda merkezi makamı ise tanıma- tenfiz kararı verilir. İşbu karara karşı yapılacak olan itiraz/ temyiz başvurusu, kararın icrasını durdurmamaktadır.
5- Yetkili Makamlar Tarafından Hangi Durumlarda Başvurunun Reddine Karar Verilir?
Sözleşmenin 22. maddesinde tanıma ve tenfiz kararlarının reddedileceği haller düzenlenmiştir;
- Kararın kamu düzenine aykırı olması
- Kararın usul işlemlerinde yapılan bir hile sonucu verilmiş olması
- Tarafları ve konusu aynı olan bir davanın daha önce talep edilen devletin bir merciinde açılmış ve görülmekte olması
- Tanınması veya tenfizi istenen karar ile aynı taraflar arasında ve aynı konuda olmak üzere, talep edilen devlette veya üçüncü bir devlette verilen karar arasında çelişki bulunması
- Davalının hukuki dinlenilme haklarına aykırı olarak karar verilmiş olması
- Kararın madde 18’e aykırı olarak verilmiş olması