İLAMSIZ TAKİP VE TAKİPTE YAPILAN USULSÜZ İŞLEMLER MAKALE

Anasayfa » İLAMSIZ TAKİP VE TAKİPTE YAPILAN USULSÜZ İŞLEMLER MAKALE

İLAMSIZ İCRA TAKİBİ VE İLAMSIZ İCRA TAKİPLERİNDE KARŞILAŞILAN USULSÜZLÜKLER

 

İcra hukuku kapsamında takip türlerinden biri olan ilamsız icra takibi, mahkeme kararı taşıyan bir ilam ya da ilam niteliğinde bir belgeye dayanılmaksızın yapılan icra takibidir. İlamsız icra takibi, para ve teminattan kaynaklanan alacaklarla ilgili ödeme emirleri olduklarından takip için herhangi bir mahkeme kararı gerekli değildir. İlamsız icra takibi  mahkeme ilamına dayanmadığı için kötü niyetli olarak da bu yola başvurulması muhtemeldir.

–          İcra takibi nedir?

İcra İflas Kanunu’na  göre borçlunun yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde icra takibi başlatılır. Alacağını tahsil edemeyen bir alacaklı, ilamlı ya da ilamsız olmak üzere yasal takip sürecine başvurabilir. İlamlı takip işlemi, bir mahkeme kararı hükmü içeren ilam doğrultusunda yapılır. İlamsız takip yolu ise mahkeme kararı olmadığından borçluya borca itiraz hakkı veren ve takibin icra müdürlüğünce dururulmasına imkan sağlayan bir hukuki bir yoldur.

  • İlamsız icra takibi nedir?

İlamsız yani adi icra takibi, alacaklının mahkeme kararı olmaksızın ya da mahkeme kararı olmasına rağmen ilamlı icra yolu kapalı olan alacakların tahsili için başvurulan takiptir. Çek, bonu gibi kambiyo senetlerine özgü alacakların takibinde evrak aslının ibraz edilmesi ve icra müdürülüğüne takip açma zorunlu bir unsur iken ilamsız takipte evrak beyan edilmesi mecburi değildir.

–          İlamsız icra takibi nerede açılır?

Alacaklı, icra dairesine yazılı veya sözlü başvurur, icra dairesi alacaklının talebini alır ve borcun ödenmesi için 3 gün içinde  borçluya ödeme emri gönderir. Bu nedenle ilamsız takipler konu bakımından sadece para ve teminattan kaynaklanan alacaklar için kullanılabilir. Yetki açısından ise ilamsız icra takipleri borçlunun takip tarihindeki ikametgahının bulunduğu yer icra dairesisinde yapılabilir.

–          İlamsız icra takibinde itiraz

İlamlı icra takibinde alacaklıya icra emri ilamsız icra takibinde ise ödeme emri gönderilir. Borçluya ödeme emri tebliğinden itibaren takip süreci başlamış olur. Sürece göre rehin, haciz ya da iflas ile sonuç doğurur. Bununla birlikte ilamsız icra takiplerinde borçlunun itiraz hakkı saklıdır. Kambiyo vasfı taşıyan alacaklarda borca itiraz icra dairesinin bulunduğu icra hukuk mahkemesine yapılırken 7 gün içerisinde icra takibine itiraz icra müdürülüğüne yapılabilir.

–          İlamsız İcra Takibi İtiraz Dilekçesi

Borçlu 7 gün içerisinde ödeme emrine  sözlü veya yazılı olarak dilekçe ile itiraz ederek süreci durdurabilir. Bu durumda alacaklı taraf, dava açarak itirazın kaldırılmasını talep edebilir. Dava sürecinde borcun ispat edilmesi alacaklının sorumluluğundadır. Borçlu bu süreçte borcun bir kısmını ya da tamamını reddedebilir. İtiraz dilekçesinde mutlaka neye itiraz edildiği, borca mı yoksa imzaya mı, belirtilmelidir.

–          İlamsız İcra Takibinde Yapılan Usulsüzlükler

İcra İflas Kanunu’na göre alacakalının haklarını korumaya yönelik bir takip yolu olan ilamsız icra takibi her ne kadar alacaklının haklarını korumak üzere düzenlenmiş olsa da bunu istismar eden ve haksız kazanç elde etmek isteyen kötü niyetli şahısların da ilamsız takip yoluna başvurmaları söz konusu olmaktadır. Zira bu icra takip yolunda mahkeme kararı şartı aranmadığından icra daireleri zaman zaman suistimal edilen devlet kurumları haline gelmiştir. Herhangi bir kimse dayanak belge göstermeksizin icra müdürlüğüne başvurarak icra müdürü kanalı ile borçluya ödeme emri gönderilmesi, borçlu gözüken şahsın bu süreçte itraz süresini kaçırması sebebiyle takibin kesinleşmesi telafisi çok zor hatta imkansız mağduriyetlere sebep olmaktadır.

Türkiye’de ortalama eğitim seviyesi ve hukuk okur yazarlığının düşük olması sebebiyle hukuki bir haksızlığa uğranıldığında başvurulması gereken mercilere süresinde başvurulmaması, sürenin kaçırılması sonucunu da beraberinde getirmektedir. Bu husus göz önüne alındığında da itiraz süresini kaçırmış bir borçlunun haksız bir ödeme yapması kuvvetle muhtemeldir. Örnek vermek gerekirse düşük miktarda icra takibi başlatan bir şebeke özellikle yaşlı ve yalnız vatandaşları nufüs müdürlüğünden tespit ederek adlarına düşük miktarda ilamsız icra takibi başlatmıştır. Birçok vatandaş avukat kanalı ile itiraz etme yolunun ödeme yapmaktan daha külfetli olacağını düşünerek ödeme yapmış, hatta usulsüz tebligat yapılmak suretiyle  borçlu gözüken vatandaşların haberi olmadan kesinleşen icra takipleri sebebiyle pek çok kişi itiraz etmeye fırsat dahi bulamamıştır. Bu tipte icra takipleri yaşlı ve bilinci yavaşlamış olan vatandaşlar aleyhine açıldığından, bu insanların çoğu borcun var olup olmadığından dahi emin olmadan ödeme yapmak zorunda bırakılmıştır. Bunun başka bir nedeni de dava harçlarının takip miktarını geçmesidir.

İcra takiplerinde usulsüzlük sadece kötü niyetli dolandırıcılar tarafından yapılmamakta, aynı zamanda bir çok kurum ve kuruluş da haksız bir alacağının olduğunu iddia ederek çoğu vatandaşı mağdur etmektedir. Usulsüz takip kapsamında sayılabilecek bir diğer usulsüzlük de ödeme emirlerinin usulsüz olarak tebliğ edilmesidir. Tebligatın usulsüz yapılması, takibin kesinleşmesi ve bunun sonucunda borçlunun malvarlığına haciz konulması gibi borçlu açısından büyük maduriyetlere sebep olmaktadır. Borçluların, bankalar nezdinde kredi notları düşürülmesi, araç ve taşınmazlarına haciz şerhi konulması ve SGK’lı çalışan vatandaşların maaşlarında yapılan kesintiler bu mağduriyet hallerine örnek teşkil etmektedir.

–          İlamsız İcra Takibinde Yapılan Usulsüzlüklere Karşı Kanun Yolları

Hakkında haksız bir ilamsız takip başlatılan borçlu, ödeme emri tebliğ edildiğinde süresi içinde yani 7 gün içerisinde ödeme emrini yollayan icra müdürlüğüne giderek veya takip şehir dışında bir icra müdürülüğünde ise en yakın nöbetçi icra müdürülüğüne giderek ilgiliicra müdürlüğüne gönderilmek üzere yazılı olarak itirazda bulunması halinde icra takibi durmaktadır. Süresinde yapılan itiraz nedeniyle icra müdürü tarafından takip durdurulur. İtiraz dilekçesi alacaklıya veya vekili varsa vekiline tebliğ edilir. Borçlunun yaptığı itiraz dilekçesi alacaklı tarafa tebliğ edilmesinden itibaren alacaklının itirazın iptali davasını 1 yıl içinde açması gerekmektedir. Alacağın iptali alacaklının sorumluluğundadır. Borca itiraz kısmen veya tamamen olabilir. Aleyhinde haksız bir icra takibi başlatılan borçlu, ayrıca alacaklı hakkında cumhuriyet başsavcılığına suç duyrusunda bulunabilir. İtiraz süresini kaçıran borçlu yapılan tebligatın usulsüz olduğunu tespit etmesi halinde icra hukuk makemesine başvurarak usulsüz tebligatın iptalini ve takibin durdurulmasını talep edebilir.

ÖRNEK YARGITAY KARARI

T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2016/9795

K. 2017/1346

T. 7.2.2017

• USULSÜZ TEBLİGAT ŞİKAYETİ ( Dağıtıcının Kendiliğinden Ödeme Emri Tebliğ İşlemini 7201 S. TK’nun 21/2. Md. Hükmü Uyarınca Yapmasının Yasa ve Yönetmelik Hükümlerine Aykırı Olduğu – Şikayetin Kabulüyle Borçlunun Usulsüz Tebligattan Haberdar Olduğunu Beyan Ettiği Tarihin Tebliğ Tarihi Olarak Düzeltilmesine Karar Verilmesi Gerektiği )

• MERNİS ADRESİNE TEBLİGAT ( Tebliği Çıkaran Mercice Tebligat Çıkarılan Adresin Muhatabın Adres Kayıt Sistemindeki Adresi Olduğu Belirtilerek Bu Adrese 7201 S. TK’nun 21/2. Md. Hükmüne Göre Tebligat Yapılacağına Dair Tebliğ Evrakı Üzerine Kayıt Düşülmesinin Zorunlu Olduğu )

• ÖDEME EMRİ TEBLİĞİNİN USULSÜZLÜĞÜ ( Şikayete Konu Ödeme Emri Tebliğ Evrakı Üzerinde Tebligat Mazbatasını Çıkaran Mercii Tarafından Yasa ve Yönetmelik Kapsamında Bir Şerh Verilmediği – Sözü Edilen Tebligatın Usulüne Uygun Yapıldığını Söyleyebilme Olanağı Bulunmadığı )

• USULE AYKIRI TEBLİGATIN HÜKMÜ ( Muhatap Tebliğe Muttali Olmuş İse Geçerli Sayılıp Muhatabın Beyan Ettiği Tarihin Tebliğ Tarihi Olarak Kabul Edileceği – Şikayetin Kabulüyle Borçlunun Usulsüz Tebligattan Haberdar Olduğunu Beyan Ettiği Tarihin Tebliğ Tarihi Olarak Düzeltilmesine Karar Verilmesi Gerektiği ) 7201/m.21,32

ÖZET : Şikayet ödeme emri tarihinin düzeltilmesi istemine ilişkindir. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 2l/2. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, tebliği çıkaran mercice, tebligat çıkarılan adresin, muhatabın, adres kayıt sistemindeki adresi olduğu belirtilerek bu adrese TK’nun 21/2. maddesine göre tebligat yapılacağına dair tebliğ evrakı üzerine kayıt düşülmesi zorunlu olup; tebligatı çıkaran mercii tarafından söz konusu şerh verilmeden dağıtıcı tarafından TK’nun 21/2. maddesine göre tebliğ işlemi yapılamayacağı açıktır. Şikayete konu ödeme emri tebliğ evrakı üzerinde; tebligat mazbatasını çıkaran mercii tarafından TK’nun 23/1-8. ve Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediği anlaşılmakta olup; dağıtıcının kendiliğinden ödeme emri tebliğ işlemini TK’nun 21/2. maddesi uyarınca yapması yasa ve yönetmelik hükümlerine aykırıdır. Bu nedenle, sözü edilen tebligatın usulüne uygun yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Öte yandan, usule aykırı tebliğin hükmü ise; Tebligat Kanunu’nun 32. ve Tebligat Yönetmeliği’nin 53. maddelerinde düzenlenmiş olup, anılan maddelerde, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatap tebliğe muttali olmuş ise geçerli sayılıp, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edileceği belirtilmiştir. O halde, mahkemece, şikayetin kabulüyle borçlunun usulsüz tebligattan haberdar olduğunu beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Alacaklı tarafından genel haciz yolu ile başlatılan ilamsız takipte borçlunun örnek 7 numaralı ödeme emri tebligatının usulüne uygun yapılmadığını ve anılan tebligattan 07.01.2016 tarihinde haberdar olduğunu ileri sürerek ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesi istemiyle şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurduğu görülmektedir.

7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/1. maddesinde ”Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması caizdir” hükmü yer almaktadır. Tebligat Kanunu’nun 10/2. maddesine göre ise; ”Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” Aynı Kanun’un 21/2. maddesi gereğince de; ”Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” Tebligat Kanunu’nun 23. maddesinin 1. fıkrasının 8. bendi uyarınca ise; ”Tebligatın adres kayıt sistemindeki adrese yapılması durumunda buna dair kaydı … ihtiva etmesi lazımdır.”

Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesine göre de; ”Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. 79. maddenin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir.”

Somut olayda; şikayetçi borçlu adına ödeme emri tebligatının ”Kültür Mah. 4. Cad. No: … Sivrice/Elazığ” adresine tebliğe çıkarıldığı, tebliğ evrakı üzerinde ”Mernis Adresi” ibaresinin yer aldığı ve dağıtıcı tarafından ”Belirtilen adres muhatabın mernis adresi olup adreste kimse olmadığından … muhatap adresten ayrılmış … Teb. Kanunu 21. md göre tebliğ evrakı … mah. muhtarı … imzasına tebliğ edildi. verildi Düzenlenen 2 numaralı haber kağıdı adresteki kapıya yapıştırıldı.24.11.2015” kaydı ile tebliğ işleminin tamamlanmış olduğu görülmektedir.

Bu durumda, yukarda belirtildiği üzere, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 2l/2. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, tebliği çıkaran mercice, tebligat çıkarılan adresin, muhatabın, adres kayıt sistemindeki adresi olduğu belirtilerek bu adrese TK’nun 21/2. maddesine göre tebligat yapılacağına dair tebliğ evrakı üzerine kayıt düşülmesi zorunlu olup; tebligatı çıkaran mercii tarafından söz konusu şerh verilmeden dağıtıcı tarafından TK’nun 21/2. maddesine göre tebliğ işlemi yapılamayacağı açıktır. Şikayete konu ödeme emri tebliğ evrakı üzerinde; tebligat mazbatasını çıkaran mercii tarafından TK’nun 23/1-8. ve Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediği anlaşılmakta olup; dağıtıcının kendiliğinden ödeme emri tebliğ işlemini TK’nun 21/2. maddesi uyarınca yapması yukarda değinilen yasa ve yönetmelik hükümlerine aykırıdır. Bu nedenle, sözü edilen tebligatın usulüne uygun yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.

Öte yandan, usule aykırı tebliğin hükmü ise; Tebligat Kanunu’nun 32. ve Tebligat Yönetmeliği’nin 53. maddelerinde düzenlenmiş olup, anılan maddelerde, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatap tebliğe muttali olmuş ise geçerli sayılıp, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edileceği belirtilmiştir.

O halde, mahkemece, şikayetin kabulüyle borçlunun usulsüz tebligattan haberdar olduğunu beyan ettiği ”07.01.2016” tarihinin tebliğ tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kendisine usulüne uygun tebligat yapılan borçlu itiraz süresini kaçırmış  ise icra dairesine dosya borcu kadar teminat yatırarak hacizlerin kaldırılmasını, ayrıca menfi tespit davası açmış ise paranın alacaklıya ödenmemesi için mahkeme veznesine anaparanın %15’i kadar teminat yatırarak dava sonuçlanıncaya kadar paranın alacaklıya ödenmemesine yönelik tedbir kararı alabilmektedir.

Av. Abdulvahit KAYA – İca Departmanı Yöneticisi Bilal ALEMDAR

Kaya & Partner Hukuki Danışmanlık

      Lawyers  –  Rechtsberatung

       Istanbul / Turkey

 

www.kayapartner.com                                                                info@kayapartner.com

Daha Fazla Bilgi Almak İçin Bizi Arayabilirsiniz: