HAVA YOLUYLA ULUSLARARASI TAŞIMACILIĞA İLİŞKİN BELİRLİ KURALLARIN BİRLEŞTİRİLMESİNE DAİR SÖZLEŞME
Hava Yoluyla Uluslararası Taşımacılığa İlişkin Belirli Kuralların Birleştirilmesine Dair Sözleşme (‘Montreal Sözleşmesi’) Hakkında
(THE MONTREAL CONVENTION UNDER TURKISH AVIATION LAW)
- Montreal Sözleşmesi’nin İmzalanması ve Yürürlüğe Girmesi
Montreal Sözleşmesi, Varşova Sözleşmesi’nin günümüz koşullarıyla uyumlaştırılması amacıyla 10-28 Mayıs 1999 tarihleri arasında Montreal’de yapılan Uluslararası Hava Hukuku Konferansına katılan devletler tarafından imzaya açılmıştır. Sözleşmeyi ülkemiz de imzalamış ve buna ilişkin onay süreci başlatılmış olup, 02.04.2009 tarihli ve 5866 sayılı ‘Hava Yoluyla Uluslararası Taşımacılığa İlişkin Belirli Kuralların Birleştirilmesine Dair Sözleşme’nin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun’, 14.04.2009 tarihli ve 27200 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Montreal Sözleşmesi’nin ülkemiz hukuku açısından yürürlüğe girmesi için yasal sürecin de yakında sonuçlandırılması öngörülmektedir. Anayasa’nın 90. maddesinin, usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmaları kanun hükmünde kabul eden son fıkrası uyarınca; Montreal Sözleşmesi etkisi ve bağlayıcılığı açısından Türkiye Cumhuriyeti Kanunları ile eşit bir duruma gelecektir.
- Montreal Sözleşmesi Öncesi
Montreal Sözleşmesi’nin yerini aldığı Varşova Sözleşmesi, pek çok devletin taraf olduğu, yaygın olarak kabul edilmiş bir sözleşme olmasına rağmen, yürürlüğe girdiği 1929 yılından itibaren, özellikle kaza mağdurlarına ödenecek tazminatlara getirdiği sınırların düşük olması nedeniyle havayolu işletmecilerinin çıkarlarına odaklı olarak görülmüş ve yolcu çıkarlarını yeteri kadar korumadığı eleştirisi getirilmiştir. Bu eleştiriler üzerine 1955 Lahey, 1971 Montreal ve 1975 Guatemala Protokolleri başta olmak üzere belirli tarihlerde birtakım güncelleştirme faaliyetlerinde bulunulmuştur. Ancak, bu sayılan sözleşmeler yeterli etkinliği oluşturacak oranda taraf sayılarına ulaşamadıkları için sistemde ayrışmalara sebep olmuşlardır. Bu ayrışmalar sonucu oluşan olumsuz durumun önlenmesi amacıyla bazı devletlerin havayolu şirketleri kendi aralarında Varşova Sözleşmesi’nin limitlerinden daha yüksek sınırlar koyan anlaşmalar imzalamışlardır.
Türk Hava Yolları da bu süreçte, Uluslararası Hava Taşıyıcılar Birliği (IATA) Anlaşması’na 1997 yılında taraf olmuş ve böylece, 100.000 SDR’ye (yaklaşık 152.000 ABD Doları) kadar kusursuz sorumluluğu ve bu sınırın üstünde kalan kusur sorumluluğu bakımından Varşova Sözleşmesi’nden daha sıkı olan ispat yükünü kabul etmiştir. Pek çok Türk havayolu şirketinin de taraf olduğu IATA Anlaşması gibi sözleşmeler özel hukuka tabi sözleşmeler olduğundan uluslararası hukuk açısından kanun gücünde anlaşmalar olmaktan uzaktılar. Montreal Sözleşmesi, bu iki kollu sistemin hükümlerini tüketici/yolcu menfaatlerini daha etkin koruyacak şekilde harmanlayarak tek bir belge haline getirmiştir.
III. Montreal Sözleşmesi’nin Belirli Hükümlerinin İncelenmesi
Montreal Sözleşmesi, ücret karşılığında hava aracı ile yapılan bütün uluslararası yolcu, bagaj ya da kargo taşımacılığı için geçerlidir. Montreal Sözleşmesi’nin bazı önemli hükümleri incelendiğinde yukarıda bahsedilen menfaatlerin tek bir belge ile ve daha etkin korunduğu görülmektedir.
– Montreal Sözleşmesi uyarınca:
Kargo taşımacılığında kontratın tarafları taşıyıcı sorumluluklarına ilişkin ihtilafların tahkim yoluyla çözülmesini şart koşabilirler ancak bu anlaşmanın yazılı olması koşulu vardır.
a) Sözleşmeden doğan dava hakları varış yerine ulaşma tarihinden ya da hava aracının ulaşmış olması gereken ya da taşımanın durdurulduğu tarihten itibaren iki (2) yıl içerisinde düşer.
b) Taşıyıcı, bir yolcunun ölümü ya da bedensel yaralanması durumunda sadece ölüm ya da yaralanmaya sebebiyet veren kazanın hava aracının içinde ya da herhangi bir yükleme veya boşaltma faaliyeti sırasında meydana gelmiş olması halinde sorumludur. Yine taşıyıcı, kontrol edilmiş bagajın tahrip olması, kaybolması veya bagaja zarar gelmesi durumunda uğranmış hasara karşı sadece, bu duruma sebep veren olayın hava aracı içinde ya da kontrol edilmiş bagajın taşıyıcının sorumluluğu altında bulunduğu bir esnada meydana gelmiş olması halinde sorumludur.
c) Sözleşme yapma özgürlüğü kapsamında taşıyıcının, herhangi bir taşıma kontratına taraf olmasının, Montreal Sözleşmesi ile getirilen herhangi bir korumadan feragat etmesinin ya da Montreal Sözleşmesi hükümlerine zıt koşullar koymayı reddetmesinin önünde Montreal Sözleşmesi’nden doğan hiçbir engel bulunmamaktadır.
d) Muhtelif müteselsil taşıyıcılar tarafından gerçekleştirilecek taşıma durumunda; yolcu, bagaj ve kargo kabul eden her taşıyıcı Montreal Sözleşmesi’nde yer alan kurallara tabidir. Ayrıca her taşıyıcı, taşıma kontratı kendi nezaretinde gerçekleştirilen taşımanın o kısmı ile ilgili olduğu oranda taşıma kontratının taraflarından biri sayılacaktır. Tazminat hakkına sahip olan kişi, kaza ya da gecikmenin meydana geldiği anda taşımayı gerçekleştiren taşıyıcıya karşı dava açabilecektir. Ancak, taşıyıcılardan birinin yolculuğun tamamına ait sorumluluğu üstlendiği durumlarda dava üstlenen taşıyıcıya karşı açılacaktır.
IV. Montreal Sözleşmesi’nin Getirdiği Yenilikler
Montreal Sözleşmesi ‘hava yolu taşıyıcısının sınırsız sorumluluğu’ kavramını getirmiştir. İki aşamalı bir tazminat sistemi öngören Montreal Sözleşmesi’ne göre ilk aşama, taşıyıcının kusuruna bağlı olmayan 100.000 SDR’ye kadar mutlak bir sorumluluk getirmektedir. İkinci aşama ise, taşıyıcının kusuru karinesine dayanmakta olup sorumluluk sınırı içermemektedir.
– Montreal Sözleşmesi ayrıca:
a) Hava taşıyıcılarına, uçak kazaları sonucunda dava açmaya yetkili olan kişilere acil ekonomik gereksinimlerini karşılamak üzere gecikmeksizin ön ödeme yükümlülüğü getirmektedir. Bu ödemenin miktarı konusunda yerel hukuku yetkili kılınmakta ve bu tutarın, sonuçta hükmedilecek tazminattan mahsup edilmesi öngörülmektedir.
b) Hava taşıyıcıları, tazminatların ödenmesini olanaklı kılacak sigortanın sağlanmış olduğuna ilişkin kanıt belgesini sunmaya mecbur tutulmaktadır.
c) Tazminatların kısa sürede ödenmesini sağlayan hızlı bir yargılama yöntemi getirilmektedir.
d) Tazminat davalarının, belli koşulların varlığına bağlı olarak, kazanın meydana geldiği ülkenin mahkemelerinde veya yolcunun daimi ikametgâhının bulunduğu ülke mahkemelerinde açılabilmesine olanak tanınmaktadır.
e) Tazminat davalarında önemli kanıt nitelikleri bulunan standart yolcu, bagaj ve kargo belgelerinin basitleştirilmesi ve yenilenmesi sağlanmaktadır.
Türkiye bakımından değerlendirdiğimizde, taraf devletler arasında gerçekleşecek olan hava taşımalarında gerçekleşmesi muhtemel kazalarda yolcuyu/tüketiciyi maddi açıdan korumayı amaçlayan Montreal Sözleşmesi’nin, bu konuya ilişkin daha önce yapılan sözleşmelerin yarattığı sistem ayrışmasını gidermesi beklenmektedir.
Av. A. Vahit KAYA, LLM- MBA
Kaya & Partner Hukuki Danışmanlık
Lawyers – Rechtsberatung
Istanbul / Turkey
www.kayapartner.com info@kayapartner.com