COVID-19 Uluslararası Satım Sözleşmelere Etkisi
COVID-19 / Uluslararası Sözleşmeler Üzerindeki Etkisinin CISG (UN
Convention on International Sale of Goods ) Kapsamında Değerlendirmesi
Coronavirüs, çok kısa bir sürede tüm dünya genelinde hızla yayılarak olumsuz kümülatif etkilere neden olmuş, toplumsal yaşam dengesini doğrudan etkilemiş, ekonomik ve sosyal anlamda yıkımlara yol açmıştır. Bu kapsamda Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 12.03.2020 tarihli kararında, Coronavirüs salgınını “Pandemi” (Küresel Salgın) olarak ilan etmiş ve küresel risk seviyesini “yüksek”ten “çok yüksek” kategorisine çıkartmıştır. Ülkeler, popülasyonu ve toplum sağlığını korumak amacıyla karantina uygulamaları da dâhil olmak üzere son günlerde oldukça radikal önlemler almışlar, ekonomik anlamda da yaşanılan sarsıntının en hafif şekilde atlatılması adına acil ve ivedi koruyucu kararlar alarak uygulamaya koymuşlardır. Hatta çoğu ülkede bu önlemler sokağa çıkma yasağı uygulanması seviyesine kadar çıkartılmış, buna bağlı olarak çalışan grubun evden çıkmayarak işe gitmemesi sonucu doğmuş, üretim/sevkiyat engellenmiş veya şartlar gereği fiilen ve hukuken imkânsız duruma gelmiştir.
COVID-19 Pandemisi’nin Uluslararası Tedarik ve Ticari Sözleşmeler Üzerindeki Hukuksal Etkileri ve Sonuçları Nelerdir?
Modern hukuk tarihinde, tüm ülkelerin sınırlarının kapatıldığı, ticari hayatın durma noktasına geldiği ve sayısız ülkenin sokağa çıkma yasağı ilan ettiği böyle bir olay ilk kez yaşanmaktadır. Hukuk kuralları kişilerin somut ve belirlenebilir zararı doğduktan sonra işlemeye başlayacağından ve Coronavirüs’ ün toplumsal yaşama yönelik etkilerini dikkate alırsak, buna benzer bir olayın daha önce yaşanmamış olması hukuki bir boşluk oluşmuş, Yargıtay’ın daha önce vermiş olduğu mücbir sebep içtihatlarının bire bir emsal olarak kabul edilmesinin mümkün olamayacağı tartışılmaya başlanmıştır. Uluslararası boyutta ise ticari hayat ve ekonomik dengeleri bu denli zor bir duruma sokan pandeminin uluslararası tedarik, ticaret, lojistik ve taşımacılık sözleşmelerinin akıbetlerini ne şekilde etkileyeceği, milletlerarası özel hukuk kapsamında hangi hukuk kurallarının uygulama alanı bulacağı, sorumluluk unsurunun taraflara ne şekilde ve nasıl yükletileceği problemi ile karşı karşıya kalınmıştır.
Coronavirüs’ün söz konusu uluslararası sözleşmeler üzerindeki hukuki etki ve sonuçları, mevcut sözleşmeye uygulanacak hukuka göre değişiklik gösterecektir. Birleşmiş Milletler Uluslararası Mal Satım Sözleşmeleri Konvansiyonu (CISG); satım sözleşmesinin, iş merkezleri konvansiyona taraf olan iki farklı akit devletlerde bulunan şirketler arasında yapılması veya milletlerarası özel hukuk kuralarının, somut durum nezdinde konvansiyona taraf ülke hukuku uygulanmasına imkân tanıdığı ölçüde uygulama alanı bulmakta. Dünya genelinde birçok ülke bahse konu konvansiyonun tarafı konumunda (ABD, Çin, İngiltere ve Portekiz harici Avrupa Birliği üyesi devletler, Singapur). Altı çizilerek belirtmek gerekir ki; her ne kadar akit taraf devletler sözleşmeye ulusal hukukun uygulanmasını kararlaştırmışlar ise de aslında burada yine istemsiz olarak ve dolaylı bir şekilde CISG uygulanması yönünde konsensüs sağlamış
2
olmaktadırlar. Bu husus çok kısa örnekler ile somutlaştırılacak olursa ilgili konvansiyona taraf iki ülke olan İspanya ve Türkiye tescilli şirketler arasında toptan endüstriyel buzdolabı üretimi ve satımına ilişkin veya İspanyol bir perakende giyim markası ile Türk tekstil şirketi arasında seri tasarımların üretimine ilişkin sözleşme imzalandığı ve bu kapsamda sözleşmeye uygulanacak olan hukukun İspanyol Hukuku olması gerektiği kararlaştırılmış olduğu varsayımında, İspanya Hukukunda yerel satış sözleşmelerinde uygulanan iç hukuk kurallarının değil, İspanya Hukuku kapsamında konvansiyona taraf olunurken iç hukukta benimsenmiş CISG kurallarının uygulanacağı anlaşılmalıdır. Lakin CISG, artık zaten İspanya Hukukunun içerisinde bir yer edinmiş ve bu tipte uluslararası bir satış işleminde uygulanması gerektiği kendi hukuk sistemlerince kabul edilerek konvansiyona taraf olunmuştur. Tabii bu hususta hatırlatmakta fayda vardır ki; konu bakımından CISG, yalnızca malların satımına ilişkin sözleşmelerde uygulanmakta olup, hizmet sözleşmeleri, tüketici sözleşmeleri veya uçak, doğalgaz, elektrik satışları gibi sözleşmelerde uygulanmaz.
Force Majeure and art. 79 CISG
A party is not liable for a failure to perform any of his obligations if he proves that the failure was due to an impediment beyond his control and that he could not reasonably be expected to have taken the impediment into account at the time of the conclusion of the contract or to have avoided or overcome it or its consequences.
CISG 79; “Taraflardan biri, kendi kontrol ve iradesi dışında gelişen ifaya engel bir durum neticesinde, tarafı olduğu sözleşme kapsamında doğmuş olan kendi edim yükümlülüğünü hiç veya gereği gibi ifa edemez ise, sözleşmenin sona erdiği sırada bu engeli dikkate alması, sonuçlarından kaçınması veya üstesinden gelmesinin kendisinden makul bir şekilde beklenemeyeceğini kanıtlarsa, yükümlülüklerini yerine getirmemesinden dolayı sorumlu olmaz” maddesi, içeriğinde açıkça belirtildiği üzere mücbir sebep (Force Majeure) hallerinde sorumluluk unsurunun taraflar aleyhine bir yükümlülük doğmadan, ispat yüküne de bağlı olarak ortadan kalkması durumunu düzenlemektedir.
Bu kapsamda, tüm insanlığı ve toplum sağlığını yakından ilgilendiren Covid-19 pandemisinin mevcut veriler nezdinde “Force Majeure” olarak nitelendirilmesi ve Uluslararası boyutta akdedilmiş olan belirli sözleşmelere ilgili CISG 79 maddesinin uyarlanması, ispat koşulunun da sağlanmış olması ihtimalinde kaçınılmazdır. İspat şartı açısından ise böyle spesifik bir durum için virüsün etkisinin şiddeti ve yayılma hızının malum olmasından ötürü ispatın çok katı bir şekilde sağlanma zorunluluğu olmadan sözleşme taraflarınca salgın nedeniyle malların üretilmesi ve alınan sınır tedbirleri kapsamında teslimatının objektif olarak imkansız hale geldiğinin belgelendirilmesiyle gerçekleşmiş olacaktır.
CISG 79 kapsamında ilgili sözleşmenin hükümlerini doğurmaya başlayacağı tarih ve süresi; “öngörülemez, beklenmeyen hal” niteliğinde bir durumun mevcudiyetinin takdir edilmesi ve değerlendirilmesi açısından oldukça büyük önem arz etmektedir. Bu bağlamda içerik olarak en uyumlu olay olması nedeniyle SARS salgınına ilişkin verilmiş olan karara atıfta bulunmakta fayda vardır. Bu kararda; SARS hastalığının ortaya çıkmasının sözleşmenin imzalanmasından iki ay önce meydana geldiği, bu nedenle durumun “öngörülemez” nitelikte olmadığı ve mücbir sebep iddiasının reddi gerektiğine hükmedilmiştir. Bunun yanında, “öngörülemez, beklenmeyen hal” kapsamına girecek durumların geçici süreliğine meydana geldiği durumlarda ise, ifaya engel geçici durum etkisini sürdürdüğü sürece tarafların, CISG kapsamında temerrüt ve diğer hususlara ilişkin sorumluluğu askıda kalacak ve ifaya engel geçici durumun ortadan kalktığı andan itibaren ise taraflar edim yükümlülüklerini ifa etme yükümlülüğü altında olacaktır.
İlgili Sözleşme Tarafları Bu Aşamada Nasıl Yol İzlemelidir?
Uluslararası satış sözleşmelerinin tarafları, öncelikli olarak aralarındaki borç ilişkisinin kaynağı olan sözleşmede hangi hukuk kurallarının uygulanması gerektiğini kararlaştırdıklarını ve aynı zamanda ilgili sözleşmede mücbir sebep unsuruna yer verilip verilmediğini, verildiyse kapsamını teyit etmelidirler.
Daha sonrasında ise somut şartlara göre tarafların karşılıklı konsensüs sağlamasıyla mücbir sebep maddesinin kapsamını genişletmeleri veya sınırlandırmaları da uluslararası mevzuat çerçevesinde mümkündür. Eğer meydana gelen salgın veya başka bir beklenmeyen durum, taraflarca mücbir sebep olarak nitelendirilmişse, artık mücbir sebebin varlığının tespiti veya ispatı söz konusu olmayacak durum tartışmalı olmaktan çıkacaktır. Bunun yanında, güncel olarak karşımızda olan Covid-19 salgını, yukarıda değinildiği üzere Dünya Sağlık Örgütü(WHO) tarafından pandemi ilan edildiğinden, mevcut durum açısından taraf iradelerinin bir etkisi olmaksızın, yalnızca sözleşmede mücbir sebep maddesinin kararlaştırmış olması koşuluna bağlı olarak objektif bir şekilde Force Majeure halinin varlığının kabulü gerekmektedir.
Her ne kadar Force Majeure hali bu kapsamda objektif olarak kabul edilmiş ve hatta içinde bulunduğumuz durum gibi küresel salgın boyutunda ilan edilmişse de tarafların CISG kapsamında sorumluluktan kurtulma adına direkt olarak alması gereken aksiyon vardır ki CISG 79. Madde 4. Bentte te bu durum şu şekilde düzenlenmiştir.
Force Majeure and art. 79 (4) CISG
The party who fails to perform, must give notice to the other party of the impediment and its effect on his ability to perform. If the notice is not received by the other party within a reasonable time after the party who fails to perform knew or ought to have known of the impediment, he is liable for damages resulting from such non-receipt.
CISG 79/4; “Taraflardan biri, sözleşme kapsamında kendisine yüklenmiş olan edim yükümlülüğünü mücbir sebep kaynaklı ifa edemez hale gelirse, karşı tarafa bildirimde bulunmak suretiyle mücbir sebep halini ve bu halin ifa imkânsızlığına olan etkisini bildirmelidir. Eğer sözleşmenin karşı tarafınca, söz konusu bildirim, mücbir sebep halinin öğrenildiği veya objektif olarak öğrenilmesi gereken tarihten itibaren makul süre içerisinde yapılmazsa, bu durum neticesinde oluşacak zararlardan sorumlu olur.” Maddesinden rahatlıkla anlaşılacağı üzere, mücbir sebep etkisi her ne kadar küresel boyutta bile olsa CISG kapsamında uluslararası malların satımına ilişkin sözleşmelerde bu durumun taraflarca bildirilme yükümlülüğü vardır.
Bu bağlamda önemle vurgulanması gereken bir diğer husus; taraflardan biri bildirim yükümlülüğünü ihlal etmesi sonucu sözleşmenin haksız feshedilmesine neden olsa dahi diğer tarafın, oluşabilecek zararların en aza indirgenmesi için kendisinden beklenecek her türlü tedbiri almakla yükümlü olduğudur. Eğer bu kapsamda söz konusu önlemler alınmaz ise, sözleşmenin feshine haksız neden olmuş ve zararları tazmin etme yükümlülüğü aleyhinde doğmuş olan taraf, diğer tarafın elinden geldiği ölçüde zararı indirgeyebileceği oranda tazminat miktarında indirim yapılması gerektiği iddiasında bulunabilecektir.
25 NİSAN 2020
Av. Abdulvahit KAYA & Av. Atamay AYDIN
Dumlupınar Mah. Pelin Sok. No:51 Yenitepe–Nuhoğlu Rezidans 2 Etap B Blok Kat:16 D:159 34720 Fikirtepe-Kadıköy/ISTANBUL Tel: (+90) 216 519 60 30 / 31 Fax: (+90) 216 519 60 32 info@kayapartner.com www.kayapartner.com