ÇOCUK NAFAKASI VE DİĞER AİLE NAFAKASI TÜRLERİNİN 2007 LAHEY SÖZLEŞMESİ KAPSAMINDA ULUSLARARASI TAHSİLİ
ÇOCUK NAFAKASI VE DİĞER AİLE NAFAKASI TÜRLERİNİN 2007 LAHEY SÖZLEŞMESİ KAPSAMINDA ULUSLARARASI TAHSİLİ
09.11.2022
1 GİRİŞ
1.1 Sözleşmenin Türkiye’de Yürürlüğü Giriş Tarihi
23 Kasım 2007’de akdedilen 2007 Tarihli “Çocuk Nafakası ve Diğer Aile Nafaka Türlerinin Uluslararası Tahsiline İlişkin Lahey Sözleşmesi” 25.4.2016 tarihli ve 6708 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunmuş ve 1 Şubat 2017 tarihinde Türkiye’de yürürlüğe girmiştir.
1.2 2007 Tarihli Çocuk Nafakası ve Diğer Aile Nafaka Türlerinin Uluslararası Tahsiline İlişkin Lahey Sözleşmesi ile Eski Sözleşmelerin Karşılaştırılması.
Ülkeler arasındaki sosyal, ekonomik ve ticari ilişkilerin artması ile her geçen gün daha fazla insan menşe ülkesi dışındaki ülkelere gitmekte, yerleşmekte, çalışma olanakları bulmaktadır. Bu durum ise tarafları, aynı ülke vatandaşı olmayan evliliklerin sayısını artırmaktadır. Evliliğin sona erdiren hallerden biri olan boşanma sonucunda veya boşanma davası sırasında, eşlerden biri ve/veya ortak çocuklar lehine hükmedilebilecek nafaka türlerinin tahsili ise Aile hukukunun güncel sorunlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
2007 Tarihli Çocuk Nafakası ve Diğer Aile Nafaka Türlerinin Uluslararası Tahsiline İlişkin Sözleşme yürürlüğe girmeden önce nafaka borçlusundan, nafakanın tahsilini amaçlayan 1956 tarihli New York Sözleşmesi 1958 ve 1973 tarihli Lahey Sözleşmelerinin, nafakanın tahsili için oluşturduğu zemin; hukuki ve idari sürecin uzunluğu, gönderici ve aracı kurumlar arasındaki iletişimin yetersizliği ve karışıklığı ayrıca sürecin maliyetli olması sebepleriyle nafaka alacaklısının, nafaka hakkına kavuşması için gereken faydayı sağlayamamaktaydı. Gelişen teknoloji ve iletişim araçlarının getirdiği hızlanma ve kolaylık göz önüne alınarak hazırlanan 2007 tarihli Çocuk Nafakası ve Diğer Aile Nafaka Türlerinin Uluslararası Tahsiline İlişkin Lahey Sözleşmesi ise nafaka alacaklısının, nafaka hakkına en kısa ve maliyetsiz yoldan ulaşmasını sağlayacak hukuki ve idari zemini sağlamakla beraber sözleşmenin getirdiği “idari işbirliği” prensibi ise sözleşmeyi diğer sözleşmelerden ayıran en büyük farklılığı oluşturmaktadır.
1.3 2007 Tarihli “Çocuk Nafakası ve Diğer Aile Nafaka Türlerinin Uluslararası Tahsiline İlişkin Lahey Sözleşmesinin Uygulanma Alanı
Türkiye, İngiltere, Almanya, Rusya gibi ülkeler dahil olmak üzere 48 ülke sözleşmeci ülke konumundadır. Sözleşmenin 2.maddesi gereğince sözleşme çocuk, eş ve bunlar dışında kalan nafaka türlerine uygulanır. Çocuk nafakası 21 yaşından küçüklere verilen nafakaları içermekte olup Türkiye, çocuk nafakasındaki yaş sınırının, çocuğun eğitime devam etmesi şartı ile 25 olarak kabul edilmesi yönünde beyan vermiştir. Türkiye’nin bu beyanının sözleşmeci başka bir ülke tarafından karşılık bulması durumunda iki ülke arasında, nafakanın tahsili kapsamındaki süreçlerde çocuk nafakası için yaş sınırı 25 olarak kabul edilecektir. Çocuğun evlilik birliği içinde doğup doğmaması, sözleşme hükümlerinin uygulanması hususunda bir önem arz etmeyecek; sözleşme, evlilik dışı doğan çocuklar için de uygulama alanı bulacaktır. Eş nafakasının çocuk nafakası ile birlikte ileri sürülmesi halinde eş nafakasının tahsili de sözleşme kapsamında sağlanabilecek ancak eş nafakasının tek başına tahsilinin istendiği durumlarda, sözleşmenin 2. (idari işbirliği) ve 3.( merkezi makamlarca başvuru) bölümleri uygulama alanı bulmayacaktır. Eş nafakasının tek başına tahsilinin istendiği durumlarda, başvurucu tarafından merkezi makamlara başvuru yapılmayacak, doğrudan ilgili ülkenin yetkili makamına başvuru yapılacaktır. Sözleşmenin 2/3.maddesi gereğince: Sözleşmeci devletler beyanda bulunarak sözleşme kapsamını, özellikle korunmaya muhtaç kişilere ilişkin yükümlülükler de dâhil olmak üzere, aile ilişkisi, ebeveynlik, evlilik veya kayın hısımlığından doğan herhangi bir nafaka yükümlülüğüne kadar genişletebilirler. Devletlerin beyanları diğer sözleşmeci devletlerde karşılık bulduğu ölçüde uygulama alanı bulacaktır. Türkiye; sözleşmenin kapsamını, eşe yönelik nafakalar, herhangi bir yaş sınırı gözetmeksizin hayatını idame ettiremeyecek derecede fiziksel veya zihinsel engelli çocuklar ve bakıma muhtaç ana veya babaya yönelik nafakalara da uygulanacak şekilde genişletmiştir. Örnek vermek gerekirse sadece eşe yönelik bir nafakanın tahsili için Türkiye merkez makamlarına yapılacak başvuru, talep edilen devletin de sözleşmenin bütününün eş nafakası için uygulanması yönünde beyan vermiş olması halinde mümkün olacaktır.
1.4 2007 Tarihli Çocuk Nafakası ve Diğer Aile Nafaka Türlerinin Uluslararası Tahsiline İlişkin Lahey Sözleşmesi’nin Getirdiği Yenilikler.
1.4.1 İdari İşbirliği Sistemi (Ülkeler arası adli ve idari işbirliği)
Sözleşmenin amacı nafaka alacaklısının, nafaka alacağına en hızlı ve zahmetsiz şekilde kavuşmasını sağlamak olup sürecin, sözleşmeci devletlerin belirleyeceği merkezi makamlarca işletilmesi esastır. Sözleşmeci her devlet bir merkezi makam belirlemeli ve başvurular o makama yapılmalıdır. Sözleşmeci devletlerin sözleşme kapsamında belirledikleri merkezi makamlarına, Uluslararası Özel Hukuka İlişkin Lahey Konferansı’nın resmi internet sitesi üzerinden ulaşılabilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin bu sözleşme kapsamında belirlediği merkezi makam, Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü’dür. Merkezi makamlar sözleşmenin 5 ve 6.maddesi gereğince: “Birbirleriyle işbirliği yapar ve Sözleşme’nin amaçlarına ulaşabilmek için Devletlerinde bulunan yetkili makamlar arasında işbirliğini teşvik eder. Merkezi makamların bu genel görev tanımı kapsamındaki görevleri ise aşağıdaki gibidir:
- Koşullar gerektirdiğinde, adli yardım sağlamak veya kolaylaştırmak.
- Borçlu veya alacaklının yerini tespit etmeye yardımcı olmak.
- Borçlu veya alacaklıların gelirle ilgili ve gerektiği takdirde mallarının yerinin tespiti de dâhil olmak üzere diğer mali koşullarına ilişkin ilgili bilgi edinmeye yardımcı olmak.
- Nafakanın gönüllü ödenmesini sağlamak için uygun olduğu durumlarda arabuluculuk, uzlaşma veya benzer süreçler kullanarak dostane çözümler teşvik etmek.
- Ödenmemiş borçlar da dâhil olmak üzere nafaka kararlarının devam eden tenfizini kolaylaştırmak.
- Nafaka ödemelerinin tahsil edilmesini ve hızlı transferini kolaylaştırmak.
- Yazılı veya diğer delillerin elde edilmesini kolaylaştırmak.
- Nafakanın tahsili için gerektiğinde soy bağının kurulmasına yardım sağlamak.
- Mahiyeti ülkesellik barındıran ve bekleyen nafaka başvurusunun sonucunu güvenceye almayı amaçlayan gerekli geçici önlemleri sağlamak için dava işlemlerini başlatmak veya başlatılmasını kolaylaştırmak.
- Tebligatı kolaylaştırmak.
1.4.2 Ücretsiz Adli Yardım Ve İşlemlere Etkin Katılım
Talep edilen devletin, sözleşmenin 14,15 ve 17.maddeleri uyarınca başvurucuya adli yardım sağlama yükümlülüğü bulunmaktadır. Talep edilen devletçe sağlanacak adli yardım, ulusal davalarda sağlanan adli yardımdan hiçbir şekilde az olamaz ve talep edenden teminat kapsamında herhangi bir menkul kıymet istenemez. Talep edilen devlet başvuruyu veya temyiz talebini açıkça maddi ve hukuki dayanaktan yoksun görürse adli yardımı reddedebilme hakkına sahiptir.
2 BAŞVURU SÜRECİ
2.1 Merkezi Makam Aracılığı İle Başvuru
Çocuk ve diğer aile nafakalarının tahsili, 2007 tarihli Lahey sözleşmesinin ilkelerinden olan idari işbirliği sistemi sayesinde daha hızlı, masrafsız ve zahmetsiz bir şekilde sağlanabilmektedir. Söz konusu idari işbirliği ise uygulamada, sözleşmeci ülkelerin belirlediği merkezi makamlar arasında gerçekleştirilmektedir. Nafaka alacaklısı sözleşmenin 10.maddesinin 1. Fıkrası kapsamında:
- Bir kararın tanınması veya tanınma ve tenfizi.
- Talep edilen devlette verilen veya tanınan bir kararın tenfizi.
- Soy bağının belirlenmesinin gerekli olduğu haller de dâhil olmak üzere, hiçbir mevcut kararın bulunmadığı talep edilen devlette bir kararın verilmesi.
- Talepte bulunulan devlette bir kararın tanınma ve tenfizi, 20. Madde kapsamında tanınma ve tenfizin esasına ilişkin bir eksiklik ya da 22. Maddenin b) veya e) fıkralarında belirtilen nedenler yüzünden mümkün değilse ya da reddedilmişse, söz konusu talepte bulunulan devlette bir kararın verilmesi.
- Talep edilen Devlette verilen bir kararın değiştirilmesi.
- Talep edilen Devlet dışında bir Devlette verilen bir kararın değiştirilmesi için başvuruda bulunabilir.
Nafaka borçlusu ise sözleşmenin 10.maddesi kapsamında:
- Talep edilen devlette, önceki bir kararın tenfizinin durdurulması ya da sınırlandırılmasına yol açan bir kararın ya da eşdeğerde bir işlemin tanınması.
- Talep edilen devlette verilen bir kararın değiştirilmesi.
- Talep edilen devlet dışında bir devlette verilen bir kararın değiştirilmesi içim başvuruda bulunabilir.
Sözleşmenin 10. Maddesine göre yapılacak başvuruların içeriği ise sözleşmenin 11.maddesinde düzenlenmiş olup başvuru aşağıdaki hususları içermek zorundadır.
- Başvuru veya başvuruların mahiyetine ilişkin açıklama.
- Başvuranın adres ve doğum tarihi de dâhil olmak üzere adı ve iletişim bilgileri.
- Muhatabın (karşı tarafın) adı ve biliniyor ise adres ve doğum tarihi.
- Kendisi için nafaka istenen kişinin adı ve doğum tarihi.
- Başvurunun dayandığı gerekçeler.
- Alacaklı tarafından yapılan bir başvuruda, nafaka ödemesinin nereye gönderileceği veya elektronik olarak iletileceğine ilişkin bilgi.
- Madde 10 (1) a) ve (2) a) kapsamındaki başvuru hariç, Talep edilen Devlet tarafından 63. madde uyarınca bir beyanla belirtilen herhangi bir bilgi veya belge.
- Talep eden Devletin Merkezi Makamında başvuruyu işleme koymakla sorumlu kişi veya birimin adı ve iletişim bilgileri.
Başvuruya uygun düştüğü ölçüde aşağıdaki hususlar da başvuruda belirtilebilir.
- Alacaklının mali durumu
- Borçlunun işvereninin adı ve adresi ile borçlunun mallarının mahiyeti ve konumu da dâhil olmak üzere, borçlunun mali durumu
- Davalının yerinin tespitine yardımcı olabilecek başka herhangi bir bilgi.
Talep eden devletin merkezi makamı, başvurunun eksiksiz olarak talep edilen devlete gönderilmesi için sözleşmenin 12.maddesi kapsamında başvurucuya gerekli bilgilendirmeleri yapar ve evrakları toplar. Başvurunun, sözleşme hükümlerine göre eksiksiz olduğu kanaatine varıldığında ise başvuru talep edilen devletin merkezi makamına gönderilir. Talep edilen devlet, başvuru sonrası tanıma ve tenfiz sürecine geçilebilmesi için başvuruya eklenecek olan bazı belgelerin orijinallerini sözleşmenin yine 12.maddesi kapsamında isteyebilir. Bu belgeler, makalenin Tanıma ve Tenfiz bölümünde yer alacaktır. Sözleşmenin ilkelerinden olan “işlemlere etkin katılım ilkesi” ise başvurunun talep eden devletçe talep edilen devlete gönderildiğini gösterir “teslimat formu” ile talep edilen devletçe düzenlenen, devletin merkezi makamının başvuruyu aldığını ve bundan sonra atılacak olan hukuki ve idari adımları gösterir onay formu ile desteklenir. Talep edilen devlet, talep eden devletin istemi üzerine başvuru tarihinden 3 ay geçmekle birlikte, başvurunun hangi aşamada olduğunu talep eden devletin merkezi makamına bildirir.
2.1.1 Başvurunun Reddi
Talep edilen devlet, başvuruyu işleme koymayı ancak başvuru şartlarının açıkça yerine getirilmediği durumlarda reddedebilir. Başvurunun işleme koyulmasının reddi halinde talep edilen devlet, ret sebeplerini ivedilikle talep eden devletin merkezi makamına bildirir. Başvuruda bulunması gereken hususların başvuruda mevcut olması halinde ek bilgi ve belgelerin eksikliği nedeniyle talep edilen devlet başvuruyu reddedemez. Talep edilen devlet eksik bilgi ve belgeleri talep eden devletten isteyerek başvuruyu tamamlar ve işleme koyar. Ek bilgi ve belgelerin süresi içinde talep eden devletten sağlanamaması halinde ise talep edilen devlet başvuruyu reddedebilir.
2.1.2 Başvurunun Kabulü
Başvurunun kabulü halinde talep edilen devlet başvuruyu işleme koyar ve başvurunun kabul edildiğini talep eden devletin merkezi makamına bildirir. Başvurunun kabulünden sonra ise yerine göre tanıma ve tenfiz, temyiz veya dava süreci başlar.
2.2 Doğrudan Başvuru
Başvuru, hukuki ve idari sürecin, sözleşmeci devletlerin merkezi makamları aracılığıyla ve idari işbirliği ilkesi kapsamında sürdürülmesi, sözleşmenin sağladığı en büyük kolaylıklardan biri olup işbu süreci hızlandırmak ve maliyetleri en aza indirmek amaçlanmıştır. Sözleşmenin 37.maddesi ise başvurucun, ülkesindeki merkezi makamı devreye sokmadan talep edilen devletteki yetkili makama doğrudan başvuru hakkını saklı tutmuştur. Yetkili makamdan kasıt talep edilen devlette bulunan ve o devlet tarafından yetkilendirilmiş mahkeme, idari organ veya diğer devlet kurumlarıdır. Sözleşmenin ilgili hükümleri, sadece merkezî makamlar aracılığıyla tanıma ve tenfiz talebinin ileri sürülmesinde değil, aynı zamanda 37. madde uyarınca talepte bulunulan devletin yetkili makamına doğrudan tanıma ve tenfiz talebinin ileri sürülmesi halinde de uygulanacaktır (m. 19/5) 38. Ancak, bir âkit devletteki yetkili bir makama doğrudan yapılan tanıma ve tenfiz taleplerinde, Sözleşmenin temel bir prensibi olan adli veya idari usul ve işlemlere etkili erişimin sağlanmasına ilişkin hükümler ile adli yardıma ilişkin hükümlerin sadece bir kısmı uygulanabilecektir.[1]
3 2007 TARİHLİ “ÇOCUK NAFAKASI VE DİĞER AİLE NAFAKA TÜRLERİNİN ULUSLARARASI TAHSİLİNE İLİŞKİN LAHEY SÖZLEŞMESİ KAPSAMINDA TANIMA VE TENFİZ SÜRECİ
3.1 Genel Olarak
Tanıma: Bir mahkeme kararının kesin hüküm kuvvetinin yabancı ülkede kabulüdür.[2] Tenfiz ise: “Bir mahkeme kararının, sahip olduğu kesin hüküm kuvvetinin sonucu olarak maddi icra muamelelerini gerekli kılan kamu gücünü harekete getiren vasfı”[3] anlamını taşımaktadır. 2007 Tarihli Çocuk Nafakası ve Diğer Aile Nafaka Türlerinin Uluslararası Tahsiline İlişkin Lahey Sözleşmesi kapsamında ise nafaka alacaklısının nafaka hakkına kavuşması için gerek madde 37 doğrudan başvuru gerekse merkezi makama başvurusuyla işletilecek süreç Tanıma ve Tenfiz sürecidir. Sözleşmede, adli ve idari makamlar tarafından verilen nafaka kararlarının yanı sıra sulh anlaşmalarının ve nafaka anlaşmalarının da tanınması ve tenfizi mümkün kılınmıştır. 19/3.maddesine göre idari makam: “Kurulduğu devletin hukukuna göre, kararları, temyiz konusu olabilen ya da adli bir makam tarafından inceleme konusu yapılabilen ve aynı konuda adli bir makamın kararıyla benzer bir kuvvet ve etkiye sahip olan kamu kurumunu ifade eder. Nafaka anlaşması ise sözleşmede: “Nafaka ödemelerine ilişkin yetkili bir makam tarafından düzenlenmiş veya geçerli bir belge olarak onaylanmış olan yahut yetkili bir makam tarafından gerçekliği doğrulanmış veya karara bağlanmış, tescil edilmiş veya sunulmuş olan ve yine yetkili bir makam tarafından incelenmesi ve değiştirilmesi mümkün olan yazılı anlaşma” olarak tanımlanmıştır. Türkiye bu sözleşmeye karşı tek çekincesini “nafaka anlaşmalarının tanınması ve tenfizi” hususunda koymuş böylelikle nafaka anlaşmalarının Türkiye’de tanınması ve tenfizi yolu kapanmıştır. Bir hüküm nafaka yükümlülükleri dışında başka bir hususu da içeriyorsa kararın yalnızca nafaka yükümlülüğünü içeren hükümlerinin sözleşme kapsamında tanınması ve tenfizi sağlanabilir.
3.2 2007 Tarihli “Çocuk Nafakası ve Diğer Aile Nafaka Türlerinin Uluslararası Tahsiline İlişkin Lahey Sözleşmesi Kapsamında Tanıma ve Tenfizin Esasları
Sözleşmenin 20.maddesine göre bir akit devlette alınmış ve nafaka hükümleri içeren karar, aşağıdaki şartları taşıdığı hallerde diğer bir akit devletçe tanınır ve tenfiz edilir.
- Davalının mutad meskeninin, nafaka talep edildiği sırada kararın verildiği (menşe) devlette bulunması (m. 20/1/a)
- Davalının kararı veren makamın yetkisini açıkça ya da örtülü olarak (yetkiye ilişkin itirazda bulunmadan davanın esasına ilişkin savunma yaparak) kabul etmiş olması (m. 20/1/b)
- Nafaka alacaklısının mutad meskeninin nafaka talep edildiği sırada kararın verildiği (menşe) devlette bulunması (m. 20/1/c)
- Davalının kararın verildiği (menşe) devlette çocukla birlikte yaşamış veya orada yerleşerek çocuğa bakmış olması şartıyla, nafaka alacaklısı çocuğun mutad meskeninin nafaka talep edildiği sırada menşe devlette bulunması (m. 20/1/d)
- Çocuğa karşı nafaka yükümlülüğü hariç olmak üzere, tarafların yetki konusunda bir anlaşma yapmış olmaları (m. 20/1/e)
- Nafaka kararının, sadece tarafların vatandaşlığına bağlı olarak yetki kazanmamış olan ve kişilerin şahsi statüleri ile ebeveyn sorumluluğuna ilişkin konularda yetkili makamlar tarafından verilmiş olması (m. 20/1/f).
Yukarıdaki şartların var olmaması halinde “aşkın yetki” durumu ortaya çıkacak ve söz konusu nafaka hükümlerini içeren kararın tanınması ve tenfizi, talep edilen ülkenin yetkili organlarınca gerçekleştirilemeyecektir.
3.3 Tanıma ve Tenfiz Kararlarının Reddedileceği Haller
Sözleşmenin 22.maddesinde ise tanıma ve tenfiz kararlarının reddedileceği haller düzenlenmiştir. Bu haller:
- Kararın kamu düzenine aykırı olması (m. 22/a)
- Kararın usul işlemlerinde yapılan bir hile sonucu verilmiş olması (m. 22/b)
- Tarafları ve konusu aynı olan bir davanın daha önce talep edilen devletin bir merciinde açılmış ve görülmekte olması (m. 22/c)
- Tanınması veya tenfizi istenen karar ile aynı taraflar arasında ve aynı konuda olmak üzere, talep edilen devlette veya üçüncü bir devlette verilen karar arasında çelişki bulunması (m. 22/d)
- Davalının hukukî dinlenilme haklarına aykırı olarak karar verilmiş olması (m. 22/e)
- Kararın m. 18’e aykırı olarak verilmiş olması olarak sayılmıştır.(m.22/f)[4]
3.4 Tanıma ve Tenfiz Başvurusu Usulü
Sözleşmede nafaka kararı içeren hükümlerin tanıma ve tenfizi için biri kademeli tenfiz diğeri ise doğrudan tenfiz olmak üzere 2 yol düzenlenmiş; sözleşmeci devletlere, beyanda bulunarak madde 24’te düzenlenen alternatif usulü seçme yolu tanınmıştır. Türkiye de sözleşmedeki bu hakkı kullanarak doğrudan tenfiz usulünü düzenleyen 24.maddeyi tercih ettiğini beyan etmiştir.
3.4.1 Kayıt ve İlan – Kademeli Tenfiz Usulü ( m.25)
Nafaka hükmü içeren kararın tanıma ve tenfizinin sağlanması için 2 kademeli yol öngören bu usulde, merkezi makam ilk önce nafaka hükmü içeren kararın icra edilebilir nitelikte olup olmadığını değerlendirir. Bu değerlendirme, söz konusu nafaka hükmü içeren kararın talep edilen devletin “kamu düzeni” ne uygun olup olmadığına yöneliktir. Karar talep edilen devletin “kamu düzeni” ne aykırı ise talep edilen devletin merkezi makamı başvuruyu reddedebilecektir. Ret kararı üzerine başvurucunun herhangi bir görüş bildirme hakkı bulunmamakla beraber itiraz ve ret kararının esas veya usul bakımından temyizini isteme hakkı saklıdır. Başvurucu itirazlarını veya temyiz istemini kararının kendisine bildirilmesinden itibaren 30 gün içinde ileri sürmelidir. İtiraz veya temyiz başvurusunda bulunan başvurucunun yerleşim yeri talep edilen ülke dışında bir ülkeyse itiraz ve temyiz süresi 60 gün olacaktır. Sözleşmenin 23. maddesiyle, başvuru sahibi veya davalıya, başvurunun Sözleşmenin 20. maddesinde düzenlenen tanıma-tenfiz şartlarına, yine başvurunun, sözleşmenin 22. maddesinde düzenlenen tanıma-tenfiz engellerine, tanıma-tenfizde başvuru yapılırken eklenecek olan belgelerin eksik olup olmadıklarına veya doğru olup olmadıklarına ilişkin itiraz veya temyiz yoluna başvuru imkânı tanınmıştır. Davalı, bu hüküm gereği, geçmişte yapmış olduğu ödemeleri öne sürerek borcunu yerine getirdiğine ilişkin itiraz veya temyiz başvurunda da bulunabilir. Yapılan itiraz veya temyizler hakkında, başvuru sahibi veya davalı derhal haberdar edilmek zorundadır. Yapılan itiraz veya temyiz başvuruları, talepte bulunulan devletin hukukunun izin vermesi şartıyla, kararın icrasını durdurmayacaktır.[5]
3.4.2 Alternatif Usul
Yukarıda anlatılan iki aşamalı/kademeli tenfiz usulünü; tanıma ve tenfiz kararının ilk olarak icra edilebilirliğinin kamu düzeni kapmasında değerlendirilmesi ardından esas tanıma ve tenfiz şartlarının ve engellerinin değerlendirilmesi aşamalarından oluşmaktadır. Türkiye de dahil olmak üzere Rusya, Çin, Japonya gibi ülkelerde uygulama alanı olmayan iki aşamalı/kademeli tenfiz usulüne alternatif olarak getirilen ve Türkiye’nin de sözleşme kapsamında uygulayacağını beyan ettiği alternatif usulde; Talep edilen devletin merkezi makamı derhal ya tanıma ve tenfiz uygulamasına karar verecek yetkili makama başvuruyu yönlendirir ya da kendisi yetkili makam ise, söz konusu tanıma ve tenfiz kararını kendisi alır. Açıkça görülebileceği üzere bu usulde kararın kayıt ve ilanı aşaması olmamakla beraber merkezi makam tarafından kararın kamu düzenine aykırı olup olmadığı yönünde bir değerlendirme yapılmaz, başvuru derhal yetkili makama gönderilir. Yetkili makam aynı zamanda talep edilen devletin merkezi makamı ise tanıma, tenfiz kararı verilir. Yetkili makam, 22. maddenin a, c ve d bentlerinde belirtilen tanıma ve tenfiz engellerini re’sen (kendiliğinden) inceleyebilir. Yetkili makam, bunların dışında, madde 20 ve 22’de düzenlenen tanıma-tenfiz şartları ve engelleri ile madde 23/7/c’de belirtilen hususları, davalı tarafından ileri sürülmüş olması halinde ya da bu hususlara ilişkin şüphelerin 25. maddeye istinaden sunulan belgelerin metinlerinden açıkça anlaşılması halinde dikkate alabilir (m. 24/4). Tanıma ve tenfiz engeli, tanıma ve tenfizin geçmiş dönemde vadesi gelen ödemelere ilişkin olduğu ölçüde, borcun yerine getirildiği hususuna da dayanabilir (m. 24/5). Talepte bulunulan devletin hukuku izin verdiği takdirde, (temyiz veya itiraz gibi) herhangi bir başvuru, istisnai bir durum olmadığı sürece kararın icrasını durdurmayacaktır (m. 24/6).[6]
3.4.3 Tanıma ve Tenfiz Başvurusuna Eklenecek Belgeler
Sözleşmenin 25.maddesine göre 23. ( Kayıt ve ilan/kademeli tenfiz usulü) veya 24. (alternatif usul) madde kapsamında yapılacak başvurularda:
- Gerekçeli kararın aslı.
- Menşe Devlette kararın uygulanabilir olduğunu belirten belge ve kararın bir idari makam tarafından verilmesi durumunda söz konusu Devlet, 57. madde uyarınca idari makamlarının kararlarının her zaman koşulları yerine getirdiğini belirtmemiş 208 Sözleşme Metinleri ise 19. maddenin 3. fıkrasında belirtilen koşulların sağlandığını belirten belge;
- Davalı, menşe devletteki duruşmalarda hazır bulunmamış ve temsil edilmemiş ise, davalıya davanın ihbarının usulüne uygun olarak yapılmış ve kendini savunma imkânının sunulmuş olduğunu veya davalıya kararın usulüne uygun bir şekilde bildirildiği ve maddî vakıa ve hukukî hususlara ilişkin itiraz ya da temyiz imkânının sunulduğunu tasdik eden belge veya belgeler;
- Gerektiğinde, ödenmemiş borç miktarını ve söz konusu miktarın hesaplandığı tarihi gösteren bir belge;
- Gerektiğinde, indeksleme yoluyla otomatik tahsis sağlayan bir karar durumunda, gereken hesaplamaları yapmak için lüzumlu bilgiyi içeren bir belge;
- Gerektiğinde, başvuru sahibinin menşe Devlette aldığı ücretsiz adli yardım kapsamını gösteren belge.
Talep edilen sözleşmeci devlet aşağıdakileri talep eden devlete belirtme ve isteme hakkına sahiptir.
- Kararın menşe Devletteki yetkili makam tarafından onaylanmış tam suretinin başvuruya eklenmesi gerektiği;
- b) Kararın tam metni yerine, Lahey Uluslararası Özel Hukuk Konferansı tarafından önerilen ve yayımlanan formatta da olabilecek menşe Devletin yetkili makamı tarafından verilen kararın özeti veya bir bölümünü, kabul edeceği durumları;
- maddenin 3. fıkrası koşullarının yerine getirildiğini belirten bir belgenin istenmediği.,
4 SONUÇ
Çocuk nafakası ve diğer aile nafaka türlerinin uluslararası tahsilini düzenleyen 2007 tarihli Lahey Sözleşmesi’nde eski sözleşmelerdeki karışık ve maliyetli sistem terk edilmiş, teknolojinin getirdiği hız ve kolaylıktan faydalanılmıştır. Hem nafakanın tahsilini hem de nafaka hükmü içeren kararın tanıma ve tenfizini birlikte düzenleyen sözleşme, ülkeler arası adli ve idari işbirliğini, sözleşmeci devletlerin belirlediği merkezi makamlarla sağlayarak nafaka alacaklısının nafaka hakkına en kısa ve zahmetsiz şekilde kavuşmasını amaçlamaktadır.
5 ULUSALARARASI ALANDA NAFAKANIN TAHSİLİ SÜRECİNDE AVUKATIN ÖNEMİ
2007 Tarihli “Çocuk Nafakası ve Diğer Aile Nafaka Türlerinin Uluslararası Tahsiline İlişkin Lahey Sözleşmesi” ve diğer uluslararası sözleşmeler kapsamında nafaka alacaklısının nafaka hakkına kavuşması için yürütülecek olan adli ve idari süreçlerde sürecin bir avukat eşliğinde yürütülmesi; Başvuru belgelerinin tespiti ve sunulması, başvuru formunun doldurulması, Türkiye’deki ve talep edilen ülkedeki merkezi makamlarla iletişim halinde olunması ve eksik bilgi ve belgelerin tamamlanması açısından nafaka alacaklısının herhangi bir hak kaybına uğramaması ve sürecin hızlı ve sorunsuz bir şekilde geçirilmesi için oldukça önem arz etmektedir.
Av. Abdulvahit KAYA
Av. Yiğit Deniz KEÇECİ
[1] Mesut Aygün, Gözde Çağlayan Aygün, The Hague Conventıon On The Internatıonal Recovery Of Chıld Support And Other Forms Of Famıly Maıntenance – İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi –İnÜHFD- Cilt:9 Sayı:2 Yıl 2018
[2] Çelikel / Erdem, s. 607.
[3] Çelikel / Erdem, s. 607.
[4] Mesut Aygün , Gözde Çağlayan Aygün , The Hague Conventıon On The Internatıonal Recovery Of Chıld Support And Other Forms Of Famıly Maıntenance – İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi –İnÜHFD- Cilt:9 Sayı:2 Yıl 2018
[5] Sevda Tuğçe Turan – 2007 Tarihli La Haye Sözleşmesine İstinaden Çocuk Nafakası ile Diğer Nafaka Çeşitlerinden Doğan Nafaka Alacağının Milletlerarası Tahsili – Public and Private International Law Bulletin
[6] Mesut Aygün, Gözde Çağlayan Aygün, The Hague Conventıon On The Internatıonal Recovery Of Chıld Support And Other Forms Of Famıly Maıntenance – İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi –İnÜHFD- Cilt:9 Sayı:2 Yıl 2018